Risale-i Nur Külliyatında
İSLAM-İSEVİ İTTİFAKI
Asrımızda meydana çıkmış ve gelişen hâdisat ve şartlar karşısında Kur’an ve Sünnete istinaden gereken tercihleri tesbit edip neşretmiş olan ve İslâm ve Hristiyan milletlerinin dikkatlerini çeken Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin eserlerinden mevzu ile alâkalı bazı kısımlar, aşağıda sıralanmıştır.
Yalnız bir hususun burada açıklanması hâssaten gerekiyor. Burada nakledilen parçalarda da görüleceği üzere, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Avrupa ve Amerika gibi Hristiyan dünyasını, menfî ve müsbet olarak ikiye ayırır.
Sefahet ve dalâlet içinde âhireti unutmuş olmakla beraber, dinsizlik cereyanlarına bağlı olmayıp Ehl-i Kitab olan fakat aşırı gaflette bulunanlar, giderek müsbet İsevîlere iltihakları bazı âyet ve hadislerin müjdesinden ümid ediliyor. (Bak: Kur’an Nisa Sures, 4:159)
MÜSBET VE MENFİ AVRUPA
Bediüzzaman Hazretleri eserlerinin muhtelif yerlerinde Avrupa’nın bu iki kısmından bahseder. Ezcümle, menfî Avrupa’ya hitab eden uzun bir bahiste şu ifadeye yer verir:
«Yanlış anlaşılmasın, Avrupa ikidir. Birisi: İsevînin din-i hakikîden ve İslâmiyet’ten aldığı feyz ile hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi’ san’atları ve adâlet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden Avrupa’ya hitap etmiyorum. Belki felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiatını mehasin zannederek, beşeri sefahete ve dalâlete sevkeden bozulmuş ikinci Avrupa’ya hitap ediyorum.» (Lem’alar sh: 115) demek suretiyle mes’eleyi açıkça ortaya koyar.
HAZRET-İ İSA’NIN (A.S.) NÜZULÜ
Bu tesbitlerden sonra Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın âhirzamanda nüzûl edeceğine ve İslâm-İsevî ittifakına dair bazı hadîslere, Bediüzzaman Hazretleri tarafından yapılan izahlardan örnek olmak üzere seçilen bazı parçalar:
«Âhirzamanda Hazret-i İsâ Aleyhisselâm Deccal’ı öldürdükten sonra, insanlar ekseriyetle din-i hakka girerler. Halbuki, rivayetlerde gelmiştir ki, “Yeryüzünde Allah Allah diyenler bulundukça kıyamet kopmaz.” (*) Böyle umumiyetle imana geldikten sonra nasıl umumiyetle küfre giderler?
Elcevap: Hadis-i sahihte rivayet edilen: “Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın geleceğini (**) ve Şeriat-i İslâmiye ile amel edeceğini, Deccal’ı öldüreceğini” imanı zaif olanlar istib’ad ediyorlar. Onun hakikatı izah edilse, hiç istib’ad yeri kalmaz. Şöyle ki:
O hadisin ve Süfyan ve Mehdi hakkındaki hadislerin ifade ettikleri mâna budur ki:
Âhirzamanda, dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacak:
Birisi: Nifak perdesi altında Risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr edecek, Süfyan namında müthiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriat ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı, Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan ehl-i velâyet ve ehl-i kemâlin başına geçecek, Âl-i Beytten Muhammed Mehdi isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyan’ın şahs-ı mânevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır.
DECCAL VE REJİMİ
İkinci cereyan ise: Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden tevellüd eden bir cereyan-ı Nemrudâne, gittikçe âhirzamanda felsefe-i maddiye vasıtasıyla intişar ederek kuvvet bulup, ulûhiyeti inkâr edecek bir dereceye gelir. Nasıl bir padişahı tanımayan ve ordudaki zâbitan ve efrad onun askerleri olduğunu kabul etmeyen vahşî bir adam, herkese, her askere bir nevi padişahlık ve bir gûna hâkimiyet verir.
Öyle de: Allah’ı inkâr eden o cereyan efradları, birer küçük Nemrud hükmünde nefislerine birer rububiyet verir. Ve onların başına geçen en büyükleri, ispirtizma ve manyetizmanın hâdisatı nev’inden müdhiş harikalara mazhar olan Deccal ise; daha ileri gidip, cebbarâne surî hükûmetini bir nevi rububiyet tasavvur edip ulûhiyetini ilân eder. Bir sineğe mağlûp olan ve bir sineğin kanadını bile icad edemeyen âciz bir insanın ulûhiyet dâvâ etmesi ne derece ahmakçasına bir maskaralık olduğu ma’lûmdur.
İşte böyle bir sırada, o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın şahsiyet-i mâneviyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek,Din-i Hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır. Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet; ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken, âlem-i semâvatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sâdık, bir Kadir-i Külli Şey’in va’dine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem Kadir-i Külli Şey’ va’detmiş, elbette yapacaktır.» (Mektubat sh: 56) yani rahmet-i İlâhiyenin semâsından nüzul edecek; hâl-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-ı İslâmiye ile birleşecek, mânen Hristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılâp edecektir. Ve Kur’ana iktida ederek, o İsevîlik şahs-ı mânevîsi tâbi ve İslâmiyet metbu’ makamında kalacak.
Elhasıl: «Âhirzamanda Hazret-i İsa Aleyhisselâm gelecek, Şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) ile amel edecek meâlindeki hadisin sırrı şudur ki:
Âhirzamanda felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı ulûhi-yete karşı, İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılâb edeceği bir sırada, nasıl ki İsevîlik şahs-ı mânevîsi, vahy-i semâvî kılıcıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevîsini öldürür; öyle de, Hazret-i İsa Aleyhisselâm, İsevîlik şahs-ı mânevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı mânevîsini temsil eden Deccal’ı öldürür .. yani inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecek.» (Mektubat sh: 6)
(*) Sahih-i Buhari Muhtasarı hadis: 2114 ve Sahih-i Müslim cilt: 1 sh: 195 hadis: 234 ve Tirmizî fiten/35 hadis 2217 ve Kenz-ül Ummal cilt: 14 hadis: 3485
(**) Sahih-i Buhari 60/49 ve Sahih-i Müslim 1/71
«Kat’î ve sahih rivayette var ki, “İsa Aleyhisselâm büyük Deccal’ı öldürür.” (*)
Vel’ilmü indallah, bunun da iki vechi var:
Bir vechi şudur ki: Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidracî hârikalarıyla kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden o dehşetli Deccal’ı öldürebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak hârika ve mu’cizatlı ve umumun makbulü bir zat olabilir ki: O zât, en ziyade alâkadar ve ekser insanların Peygamberi olan Hazret-i İsa Aleyhisselâm’dır.
İkinci vechi şudur ki: Şahs-ı İsa Aleyhisselâm’ın kılıncı ile maktul olan şahs-ı Deccal’ın, teşkil ettiği dehşetli maddiyyunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı mânevîsini öldürecek ve inkâr-ı ulûhiyet olan fikr-i küfrîsini mahvedecek ancak İsevî ruhanîleridir ki; o ruhanîler din-i İsevî’nin hakikatını hakikat-ı İslâmiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağıtacak, mânen öldürecek. Hattâ, “Hazret-i İsa Aleyhisselâm gelir, Hazret-i Mehdi’ye namazda iktida eder, tâbi olur” diye rivayeti, bu ittifaka ve hakikat-ı Kur’aniyenin metbuiyetine ve hâkimiyetine işaret eder.» (Şualar sh: 587)
(*) Sahih-i müslim 52. Kitab-ül fiten hadis: 34, 110, 116 ve İbn-i Mace 36. Kitab-ül fiten 33. bab hadis: 4075, 4077
«Her iki Deccal, Yahudinin İslâm ve Hıristiyan aleyhinde şiddetli bir intikam besleyen gizli komitesinin muavenetini ve kadın hürriyetlerinin perdesi altındaki dehşetli bir diğer komitenin yardımını, hattâ İslâm Deccalı, Masonların komitelerini aldatıp müzaheretlerini kazandıklarından, dehşetli bir iktidar zannedilir.» (Şuâlar sh: 594)
«Hazret-i Mehdi’nin cem’iyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’akârânesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyyeyi ihyâ edecek; yani âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (A.S.M.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdî cem’iyetinin mu’cizekâr mânevî kılıncıyla öldürülecek ve dağıtılacak.